Yeni Maceralara Yelken Açmak..

   Uzun zaman oldu yazmayalı,uzun zaman oldu yeni ufuklara yelken açmayalı...Şimdi yeni bir yolculuğa çıkmak üzereyim macera dolu Amerika'ya. Bu yolculuk arefesinde yazmaya devam etmem gerektiğini hissettim. Yazmalıyım çünkü bu yolculuklar hayatımda müthiş etkiler bırakıyor, bu anları kaydetmem gerektiğini düşünüyorum.

   Şu an vize, uçak bileti, belge işleri ile iştigal etmekteyim. Amerika'ya varınca fotoğraflı anlatımlara devam etmeye niyetliyim.

Not: Erasmus gezilerimde eksikler var, bu eksikliği Amerika gezileri ile telafi edeceğim :)

PARİS

Paris'e girmek de çıkmak da  bedel istiyor. Biz en ucuz yoldan 1.5 saatlik mesafeyi 5 saattte 3 aktarma yaparak girdik bu şehire. Rezervasyon yaptırdığımız hostelin resepsiyonu erken kapandığı için, o inanılmaz kalabalıkla beraber, Paris metrosunu olabildiğince hızlı kullanarak resepsiyona yetiştik. Hostel arka sokaklarda, pis, izbe, korku filmi çekilebilir cinsten bir yerde idi.Resepsiyoniste biraz çemkirince bizi stüdyo otele götüreceğini ekstra ücret almayacağını söyledi. Acemi şansımızla gayet güzel Stüdyo dairemize yerleştik 3 geceliğine. İlk günümüzü tabiki Louvre Müzesi, Notre Dame Katedrali ve Eifel kulesine ayırdık.

Louvre Müzesi

Louvre Müzesine rahat yarım gün ayırmak gerekiyor. İnanılmaz kalabalık ve inanılmaz büyük.

Hergün binlerce kişinin ziyaret ettiği meşhur 77 cm x 53 cm lik Mona Lisa

                                      

Türk eserleri

                                        

dışarıdaki sıra çok daha uzun

Grande Mosquée de Paris

1. Dünya Savaşı'nda almanlara karşı savaşan fransız kolonileri anısına yapılmış, Fransa'nın ilk camiisidir. Özellikle Cezayirli müslümanlardan oluşan keskin nişancılara minnet ifadesi olarak yaptırılmıştır.
                                 

                                      

Notre Dame Katedrali

                                                       

Paris'in sembolü Eyfel Kulesi

Şanzelize Caddesi

Paris bende pek hoş izler bırakmadı malesef. 2 gün arka arkaya cüzdanlarımızı çaldırdık, dönüş yolculuğumuzda bir hayli yıpratıcıydı.Nihayetinde tecrübeleri heybemize atıp sağ salim döndük interrail maceramızdan.

BRÜKSEL

Amsterdam'dan Brüksel'e geçişte tren serüvenimiz ayrı bir boyut kazandı. Buraya kadar hep aktarmasız ve rahat yolculuk yapmıştık. Öncelikle bineceğimiz tren iptal olmuş. Başka trene bindik. dolayısıyla aktarma yapcağımız treni de kaçırdık.zincirleme tren aksilikleri sebebiyle birkaç aktarmayla, birkaç saat rötarla öğleden sonra Brüksel' e ulaşabildik. Merkez tren istsyonunda ,metro bilet satıcısı abi Türktü. Sağolsun tourist information lardan daha fazla yardımcı oldu bize. Burada sadece 1 gece kaldık. Malum hosteller pahalı Brüksel'de.

ATOMIUM 

                               Atomium, değişik mimarili bir avm. Brüksel'in sembolü haline gelmiş.

Çin ve Japon evleri

 meşhur belçika çikolatası :)

waffle ın anavatanı Belçika :)

Brüksel' de düzenli, şehir gibi bir şehir. Çok tarihi sayılmaz ama şehir olarak görülesi bir yer. Burada da birçok Türk yaşıyor. 2. gün ikindi saatlerinde Paris'e doğru yola koyulduk.

AMSTERDAM

Yine güzel bir tren yolculuğunun ardından gece yarısına doğru Amsterdam'dayız. Herşeyin serbest olduğu Hollanda topraklarında tedirgin olmamak elde değil :) Ama gün içinde alıştık, hatta çok sevdik bu şehri. şehrin birçok yerinde kanallar var. İnsanlar yoğun olarak bisiklet kullanıyor.

Amsterdam lale müzesi 

Her yerde bizden birşeyler var :)

Kırmızı fener sokağı :)

Amsterdam müzesi

enteresan bir müze :)

 Amsterdam Fatih Camii 

 3. günün sabahında doyamadan ayrıldık Amsterdam'dan. Burada da herhangi bir sıkıntı yaşamadık , dil veya insanlar açısından. Birçok Türk vardı ayrıca.